kötü alışkanlıkların zararları
Girişc
- Kötü alışkanlıklar, farkına varmadan peşimizi bırakmayan hayaletlerdir. Bunlar sadece gelip geçici eylemler değildir; zamanla, kolayca kurtulamadığımız ağır bir komşu gibi, bir parçamız haline gelirler. Zararlı olduklarını bilsek bile, sanki kaçınılmazmış gibi onları tekrarlarken buluruz kendimizi.
- İlk başta sadece geçici bir deneyim gibi görünebilirler, ancak tekrarlandıkça beynimizde asfalt bir yola dönüşürler. Her gün düşünmeden yürüdüğümüz, aslında gitmek istemediğimiz bir yere çıksa bile, o yol gibi olurlar. Garip bir şekilde, zararlarının farkındayız, ancak onları kırmak güçlü bir zinciri kırmaya çalışmak gibidir.
- Bu alışkanlıklar sadece bize zarar vermekle kalmaz; etkileri tüm topluma yük olacak kadar genişler. Sigara içmek veya aşırı yemek yemek gibi basit alışkanlıkların kaç tane hastalık ve soruna yol açtığını bir düşünün. Asıl sorun, küçük başlayıp bir kartopu gibi büyüyerek aşılmaz bir dağa dönüşmeleridir. Ama umut her zaman vardır, bir insanın edindiği her alışkanlık gibi, kırılabilir de.
Kötü alışkanlıkların türleri
- Kötü alışkanlıklar... Zararlı olduklarını bilmemize rağmen, sanki kendimizi yavaş yavaş cezalandırıyormuşuz gibi her gün tekrarladığımız o eylemler. Bazıları, farkında olmadan hayatımızın bir parçası haline gelmiş, hafif bir sis gibi sinsice sinsice yaklaşıyor.
- Örneğin sigara içmek, parmaklarımızın arasında sadık bir dost gibi tuttuğumuz o sigaradır; ama aslında ciğerlerimizi ve kalbimizi yavaş yavaş kemiren gizli bir düşmandır. Fast food'a gelince, en kolay seçenek olduğu için, yağ birikimini ve vücudumuzda yol açtığı sayısız sorunu umursamadan kaç kez ona başvuruyoruz?
- Uzun süre oturmak çağımızın bir salgını haline geldi. Vücudumuzun saatlerce ekran başında oturmak için değil, hareket etmek için yaratıldığını unutuyoruz. Peki ya geç saatlere kadar uyanık kalmak? Ah, çalınan o saatlerce uykunun bedelini sabahları iki kat artan yorgunluk ve dağınık konsantrasyonla ağır bir şekilde ödüyoruz.
- Ve cihazlara olan saplantımızı, küçük ekranlara yapışık gözlerimizi, bizi gerçek sohbetin neşesinden ve ilişkilerin sıcaklığından mahrum bırakan o şeyleri de unutmayalım. Artık iki dünyada yaşıyoruz: Bir görmezden geldiğimiz gerçek dünya, bir de gölge gibi tutunduğumuz sanal dünya.
Kötü alışkanlıklar edinmenin psikolojik ve sosyal nedenleri
- Kötü alışkanlıklar aniden gelmez; habersizce kapıyı çalan ağır bir misafir gibidirler. Her kötü alışkanlığın arkasında bir hikâye, küçük başlayıp zamanla büyüyen bir hikaye vardır.
- Bazı insanlar hayatın baskılarından kaçmak için sigara veya aşırı yemek gibi bir yol bulurlar; sanki stresli bir gerçeklikten anlık bir kaçış arıyorlarmış gibi. Diğerleri ise, sonrasında ne olursa olsun, kendilerini o anda iyi hissettirecek bir şey isteyerek, hızlı tatmin tuzağına düşerler.
- Arkadaşlar ve aile bazen farkında olmadan sorunun bir parçasıdır. Sırf çevremizdekiler yaptığı için kaç kötü alışkanlık edindik? Kültür bile rol oynar. Bazı toplumlar geç saatlere kadar uyanık kalmayı bir sofistikelik göstergesi olarak görürken, aslında bu sadece düzenli uykudan bir kaçıştan ibarettir.
- Ve finansal baskıları da unutmayalım. Hayat zorlaştığında, insan zararlı olsa bile her türlü çıkış yolunu arar. Kötü alışkanlıklar sadece eylem değildir; Bunlar, hayatımızı ele geçirmeden önce durdurulması ve çözülmesi gereken, içimizdeki derinlerden gelen mesajlardır.
Kötü alışkanlıkların sağlık ve psikolojik zararları
- Kötü alışkanlıklar, gitmek istemeyen ağır bir misafir gibidir; bedende ve ruhta acı dolu izler bırakır. Her gün içilen her sigarayla ciğerlerin boğulduğunu ve dumanın ağırlığı altında inleyen bir kalbi hayal edin. Bir ödül olması gereken yiyecekler bile, aşırıya kaçtığımızda düşmana dönüşür ve beraberinde tarifsiz hastalıklar getirir.
- Uzun süre oturmak ve hareketsizlik, kendimize kurduğumuz bir hapishane gibidir; kemikleri zayıflatır ve kan dolaşımını yavaşlatır. Akıllı telefon çağında, ekran başında geç saatlere kadar kalmak, konsantrasyonumuzu bozan ve bizi dinlendirici bir uyku nimetinden mahrum bırakan bir alışkanlık haline geldi.
- Ruh da acıdan nasibini alır. Bu kötü alışkanlıklar, sanki her gün kendimize ihanet ediyormuşuz gibi bir suçluluk duygusuyla baş başa bırakır. Kaygı artar, depresyon kapıyı çalar ve başarısız değişim girişimlerinin kısır döngüsü başlar. En zor kısmı ise bazen verdiğimiz zararın farkına varmamıza rağmen, görünmez zincirlerle bağlıymışız gibi devam etmemizdir.
Nasıl kötü alişkanlık kurtulabiliriz
- Değişim zordur, hepimiz biliyoruz. Ama imkansız değil; sadece biraz sabır ve akıllıca adımlar gerektiriyor.
- Öncelikle, bırakmak istediğiniz alışkanlığı bilmeniz gerekiyor. Kendinizi gözlemleyin: Ne zaman oluyor? Tekrarlamanıza ne sebep oluyor? Bu, alışkanlığınızı daha iyi anlamanıza yardımcı olacaktır.
- Birdenbire büyük hedefler belirlemeyin. Örneğin sigara gibi bir şeyi azaltmak istiyorsanız, yavaş yavaş başlayın. Her gün bir sigara daha az içmek, aniden bırakmaya çalışmaktan daha iyidir.
- Yakınınızdaki birine değişmek istediğinizi bildirin. Sizi destekleyen ve cesaretlendiren birinin olması yolu kolaylaştırır.
- Ve eski alışkanlığınızla mücadele etmek yerine, dikkatinizi daha iyi bir şeyle dağıtmaya çalışın. Stresliyken sigara içiyorsanız, yürüyüşe çıkın veya su için.
- Son olarak, her küçük adımı kutlayın. İlerlemenizi kaydedin, kendinizi ödüllendirin ve düşünmek ve sakinleşmek için zaman ayırın. Değişim bir yarış değil; küçük, adım adım ilerleyen bir yolculuktur.
Kötü alışkanlıkların farkındalığının rolü
- Kötü alışkanlıklardan kurtulmak zorlu bir yolculuktur, ancak imkansız değildir. En güzeli de bu yolculukta yalnız olmamamız; tüm toplum bu sorunla yüzleşmek için bir araya gelebilir.
- Tüm medya kuruluşları zararlı alışkanlıkların tehlikeleri hakkında açıkça konuşmaya başlasaydı, insanların farkındalığı nasıl değişirdi? Okullar da, çocuklar büyüyene kadar beklemek yerine onlara sağlıklı değerler aşılamaya odaklanırlarsa önemli bir rol oynayabilirler.
- Hükümetler de çok geride değil; sigarayı bırakma veya bağımlılık tedavisi için uzmanlaşmış merkezler birçok kişi için hayat kurtarıcı olabilir. En önemlisi, yıldızlarımızın ve ünlülerimizin olumlu yaşam tarzlarını benimsediğini görseydik, etkisi ne kadar güçlü olurdu!
- Sonuçta, değişim tek bir adımla başlar, ancak uzanan bir el ve birleşen kalpler gerektirir.